![]()
Psikolog A. ilkin Sulutaş 0533 373 81 23
ilkinsulutas@gmail.com
TAKINTILARDAN KURTULMAK
07/04/2018
OKB(Obsesif kompulsif bozukluk) kısaca
bir tür kaygı bozukluğu olup kişilerin istem dışı düşünceleri irdelemesiyle
büyüyen ve farklı türlerde takıntılara yol açan bir tür hastalıktır. OKB’nin belirgin bir nedeni olmamakla
birlikte bir OKB geni bilinmemektedir. OKB beynin oluşumundaki herhangi bir
anormallikle ilişkili değildir ve belirgin geçmiş yaşantılar ya da kişilik
özellikleri kimin bu bozukluğa yakalanacağına ilişkin bilgi vermemektedir. Her insanın belirli düzeyde takıntıları,
kaygıları, endişeleri vardır fakat bu rahatsızlığa sahip olanların ileri
düzeyde hatta artık düşünceleri engelleyemeyecek düzeyde olduğunu
söyleyebiliriz. Ayrıca bu tür problemler ya ilaç tedavisiyle ya da günümüzde
oldukça yaygın olan bilişsel davranışçı terapiyle giderilebilir bu tür
tedavilere gerek duyulmaktadır çünkü OKB’ li kişilerin yaklaşık yüzde 80’i
yardım almadan daha iyiye gitmiyorlar, yani OKB’ nin belirtileri nadiren kendi
kendine yok olmaktadır. Hastalığı daha yakından tanımak ve olumsuz düşünceyle
takıntıları birbirinden ayırmaya gelirsek; Öncelikle bu sorunun kaynağı kişinin
düşüncelere verdiği tepkiler ve onları yorumlama şeklidir. Psikolojide
de görebileceğimiz gibi streste böyle ortaya çıkar aynı durumu yaşayan iki
kişiden biri stres yapıyor diğeri bu durumu yapmıyorsa bu olayları durumları
yorumlama ve yorumlama biçimlerimizdeki farklılıktan ortaya çıkar. Konumuza
gelecek olursak bizi rahatsız eden , bizi kemiren düşünmekten kendimizi alı
koyamadığımız takıntılar olumsuz düşüncelerden bu yönüyle ayrılır. Gün içerisinde bir kişi istem dışı saçma
ya da mantıklı milyonlarca farklı şey düşünebilir. Bazı tip insanlar onların
karakterlerine aykırı ya da toplumca ‘kötü , yasak’ diye nitelendirilmiş bu
düşünceler karşısında ne kadarda gereksiz deyip üstünde durmazdan diğer tip
(OKB yatkını insanlar) böyle bir şeyi neden düşündüm ?, ben acaba öyle bir
insan mıyım? ,beynimin içerisinde neler oluyor? Tarzı tepkiler verir ve bunu irdelerler.
Farkında olmadan yapılan bu davranış ileride kişinin daha büyük takıntıları
olmasını kolaylaştırır ve bir süre sonra belki de beynimizin bize oynadığı bir
oyun gibi saçma ya da bizimle hiç ama hiç uyuşmayan şeyleri düşünmemizle ve
kendimizden şüphe etmemize korkmamıza yol açar. Takıntılar bir anda zihninize davetsiz
olarak girerler ve istenmezler, uygunsuzdurlar, sıkıntı vericidirler. Takıntı
bir kez akla geldiğinde dikkatinizi ele geçirir ve başka bir şeyi düşünmek
gerçekten zordur. Dikkatinizi takıntıdan uzaklaştırabilseniz bile rahatlama
sadece anlık olur. Çünkü takıntı tekrar tekrar akla gelir. Takıntılar
kişiliğinize ya da ahlaki değerlerinize, ideallerinize ve hedeflerinize uygun
olmayan içerikte fikirler barındırma eğilimindedirler. Takıntıların gerçek olma ihtimalleri
ise bizim kendi kafamızda düşüncelerimizin gerçek olacağına inanma fikridir. Elbette
düşünceler duyguları duygularda davranışı doğurur fakat her düşünce
gerçekleşecek ya da aklımıza geldiği şekilde bir insana dönüşeceğiz diye bir
kaide kesinlikle yoktur. Zorlayıcı düşünceleri takıntıya
dönüştürülebilen hatalı değerlendirmeler ise; abartılmış sorumluluk, tehlikenin
abartılması, düşünce-eylem kaynaşması, zihinsel kontrol, belirsizliğe
tahammülsüzlük, mükemmeliyetçiliktir. Hepsinin özünde görüldüğü gibi
mükemmeliyetçi davranma, her şeyi kontrol altına almaya çalışma ve her şeyi
belirli bir programda düzenli bir şekilde yürütmeye çalışmaya yatkın insan
tipidir. OKB sadece takıntılı düşüncelerden
oluşmaz. Bazı hareketleri birkaç kere yapmadan rahat edemememe, sık sık el
yıkama, uğurlu ya da şanslı sayıya kadar saymadan bir işe başlamama, yoldan
geçerken sürekli çevredeki ağaç ya da ışıkları sayma, temizliği hastalık
derecesinde fazla yapma ve tamamen temizlendiğine kendini ikna edene kadar
umarsızca devam etme, evden çıktıktan sonra sürekli bir şeyleri açık unuttum mu
düşüncesi ya da emin olamama birkaç kez kontrol etme içgüdüsü. Bu tür
belirtiler ancak ve ancak ilaçla tedavi edilir ve doktor gözetiminden sürekli
olarak geçmesi gereklidir. Diğer yönden ele alırsak hastalığı daha öncede
bahsetmiş olduğum gibi bizi yiyip bitiren düşüncelerdir. Bu düşüncelerin
mantıklı olması ya da kişiliğimize uyması gerekmez. Örneğin: Anke, 52 yaşında,
aşırı tutucu Hristiyan bir ailede yetişmiş bir kafeterya çalışanıdır ve dini
inancı yaşamında besleyici bir güç olmuştur. Anke, kendisini dine adamış Hristiyan
ve yaşadığı bölgedeki kilisenin aktif bir üyesidir. Tek isteği tamamıyla
Hıristiyanlığa adanmış bir hayat sürmektir. Buna rağmen, yirmi yıldır Anke,
İncil okurken, dua ederken ya da bir vaaz dinlerken aklına düşen dine karşı
gelen, kutsal şeyleri aşağılayan düşünceleri nedeniyle azap
çekmektedir. Bu zorlayıcı felaket düşünceler için papazdan defalarca öğütler
almaya gitti. Bu düşünceler kafasından gitsin diye ısrarla dualar etmekteydi ve
hatta bir seferinde şeytan tarafından işkence edildiğine, daha kötüsü cinler
tarafından çarpıldığına inandığından şeytan çıkarma ayinine bile katıldı. Bu
tip dehşet verici günahkar düşünce ve zihinsel görüntüler öyle şiddetli hale
geldi ki Anke kendisi için bir ümit olup olmadığını merak etmeye başladı. Büyük
olasılıkla kötü ruhundan dolayı cehenneme mahkum edilmişti. Örnekte de
görüldüğü gibi Anke’ nin aklına gelen düşünceler onun karakterine ya da düşünce
tarzına uygun davranışlar değil fakat git gide büyüyen insanı kemiren cinsten takıntılardır.
Önemli olan ise eğer bu tarz takıntılarımız kimseye söyleyemediğimiz, beklide
utanç verici düşünceleriniz varsa ya da bazı davranışları birkaç kere yapmadan
rahat edemeyip gününüzün büyük bir kısmını bu düşünceler kaplayıp sizi meşgul
ediyorsa yapılması gereken bunları belirleyip bazı durumlarda küçük riskler
alıp olmasından korktuğumuz şeyi denemek
ve düşündüğünüz gibi olacak mı diye kendi gözlerinizle görmektir. Bunun dışında
bir psikoloğa danışarak terapi yöntemiyle bu tür sıkıntılardan tamamen sıyrılabilirsiniz. Psikolog A. Rüya İlkin Sulutaş 0533 373 81 23 |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
İLAÇ MI PSİKOTERAPİ Mİ - 07/04/2018 |
Acaba ilaç mı kullanacağım yoksa ilaçsız psikoterapi ile mi ilerleyeceğim? |
EVLİLİKTE GÜÇ SAVAŞI VE GÜÇ PAYLAŞIMI - 31/12/2017 |
Sağlıklı evliliklerde eşler yan yana koşar.Güç savaşı evliliklerinde ise eşlerden biri hep ileride olmaya veya öne geçmeye çalışır. |
ALDATILAN KADIN NE YAPMALI NE YAPMAMALI? - 29/11/2017 |
Aldatma günümüz ilişkilerinin en büyük sorunlarından biridir. Son zamanlarda çok sık rastlanan bu durum aynı zamanda boşanmaların da 1 numaralı sebebidir. |
KENDİ DÜMENİNİ ELİNE AL, HAYIR DE! - 31/10/2017 |
KENDİ DÜMENİNİ ELİNE AL, HAYIR DE! Başkalarına “evet” derken, kendinize “hayır” demediğinizden emin olmalısınız. – Paulo Coelho Hepimiz hayat boyu istemesek de sırf karşımızdakini kırmamak adına istemediğimiz bir sürü şey yapmışızdır. Bu bazen |
DEPRESYONU NASIL YENDİM - 22/10/2017 |
depresyon, depresyona girmek , depresyondan nasıl kurtulurum?, depresyonu nasıl yenebilirim? |
ŞİZOFRENİ BELİRTİLERİ NELERDİR - 18/10/2017 |
ŞİZOFRENİ BELİRTİLERİ NELERDİR Şizofreni, kişinin gerçekle gerçek olmayan arasındaki farkı ayırt etmesini zorlaştıran, normal düşünce akışını korumasını engelleyen, duygularını kontrol etmesini ve normal olarak davranmasını önleyen zorlayıcı |
İNTİHAR NEREDEN GELİR? - 09/10/2017 |
intihar, sebepleri, genetik,psikoloji |
ANOREKSİYA MIYIM? DEĞİL MİYİM ? - 04/10/2017 |
ANOREKSİYA MIYIM? DEĞİL MİYİM ? Çağımızın en genel hastalıklarından biri olan anoreksiya nervoza(bir çeşit yeme bozukluğu) özellikle genç kadınlarda görülebilen, yemek yememek, çok az uyumak, buna rağmen çok aktif olmakla beliren psikolojik |