MEDİMAGAZİN - Sürekli gelişen ve büyüyen teknoloji hayatımızın neredeyse tam ortasına yerleşmiş durumda. Peki, hayatımızın her anına dokunup, dönüştüren ve kolaylaştıran bu dünyada gerçekten mutlu muyuz?
Teknolojik gelişmeler ile hayatımıza giren sosyal medyanın kişilerin hayatında çok sayıda değişimi de beraberinde getirdiğini ifade eden, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersin Akpınar, Medimagazin’e yaptığı açıklamada dijital çağ hastalıklarının giderek arttığını söyledi.
Prof.Dr.Ersin Akpınar
Geçmişten günümüze sürekli bir değişim içinde olan insan hayatının; konuşma, giyim tarzı ve bireyselleşme yönünde değişime uğradığını dile getiren Akpınar, “Bu bireyselleşme, 21. yüzyılda dijital çağla birlikte gelen dijital teknolojinin yaygınlaşmasıyla eşsiz hale geldi. İnsanlar yaşamlarını çevreleyen bilgisayarlar, video oyunları, dijital müzikler, video kameraları, cep telefonları ve diğer dijital çağın getirdiği oyuncaklar ve aletler ile sarıldılar. Bütün bunlar beraberlerinde dijital çağ hastalıklarını da getirdi.” dedi.
Her 3 kişiden ikisi sosyal medyada
Tüm dünyada, 18-25 yaş aralığındaki her üç kişiden ikisinin sosyal medyada vakit geçirdiğini söyleyen Akpınar, “Birçok insanın sanal ortamda veya sosyal medyada bir veya daha fazla yaşamları var. Burada da gerçek yaşamda olduğu gibi semptomlar, hastalıklar ve bozukluklar karma bir şekilde hekimlerin önüne gelmektedir. Bu bağlamda kişilik bozuklukları içinde yer alan grandiyöz narsisizm de sosyal medyada karşımıza çıkmaktadır.” açıklamasında bulundu.
Narsistik kişilik bozukluğu olan kişiler kendilerini aşırı derecede önemseme ve aynı alanda eşi olmadığı şeklinde büyüklük duygularına sahip oluyor. Narsizm, erken ergenlik döneminde başlayıp, değişik koşullar altında ortaya çıkan büyüklenme, övülme gereksinimi ve empati yoksunluğu olarak tanımlanıyor.
Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı (The Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders- DSM-IV)’ e göre, narsistik kişilik bozukluğunun beklenen yaygınlığı; klinik popülâsyonda yüzde 2–16 arasındayken genel popülasyonda bu oran yüzde 1.
Narsist sosyal medyada nasıl anlaşılır?
Prof.Dr.Akpınar narsizmin sosyal medyada kendini gösterme şeklini şu şekilde tanımlıyor:
Narsistik kişilik bozukluğu olan kişilerin kendilerini önemsemede grandiyöz(büyüklenme, yeteneklerini abartma) hisleri olduğunu belirten Akpınar, “Kendilerini özel insan sayarlar ve özel tedavi beklentileri vardır. Eleştiriyi pek kaldıramazlar ve onları eleştiren birisine karşı öfkelenebilirler veya eleştiriye tamamen ilgisiz görünebilirler. Kendi yollarını seçmek isterler ve sıklıkla hırslıdırlar, ün ve çok parayı arzularlar. Empati göstermekten yoksundurlar, bencilce amaçlarını gerçekleştirmek için yalnızda sempati yapar gibi görünürler. Kişilerarası ilişkilerinde kendi çıkarına kullanma sık görülür.” ifadelerini kullandı.
Kronik bir kişisel bozukluk olan narsizmde, kişilerin başkalarının durumunu ve duygularını önemsemeksizin, onlardan ilgi ve hayranlık almak konusunda doymak bilmez bir aç gözlülük sergilediklerini ifade eden Akpınar,
“Sürekli hayranlık beklentisi içinde olurlar. Başkalarının zamanını, meşguliyetlerini dikkate almazlar. Kişilerarası ilişkilerinde benmerkezci, kendilerine dönük ve başkalarını sömürücüdürler. İlişkilerinde her şeyin merkezindedirler, onlardan önemlisi ve değerlisi bulunmaz. En büyük, eşsiz olmaları ile başkalarının ilgisine, sevgisine ve hayranlığına bağımlılıkları çelişkili bir görünüm verir. Kendine imrenen diğerlerinin yokluğunda, utanç, panik, çaresizlik veya depresyon ortaya çıkar.” dedi.
Sosyal medya ve mobil uygulamaların hayatımıza girmesi ile narsistler için yeni bir mecra oluşurken; hikikomori, ego sörfü, whatsapitizm, siberhondrik, crackberry, cheesepodding, FOMO, NOMO 20’den fazla yeni hastalık tanımları da hayatımıza girdi.